Casino Royal ile James Bond filmlerine farklı bir soluk geldiği açık. Aksiyondan ziyade daha çok konu odaklı bir film ve insani yönleri ortaya çıkarılmış, aşık bir ajan izledik. 2 sene sonra Quantum of Solace'ta aşkının intikamının peşinden giden bir ajandı James Bond. Bond filmlerinin olmazsa olmazları aksiyon sahneleri ve Bond kızları bu filmlerde de dikkat çekmeye devam ediyordu. 4 senelik bir aradan sonra Skyfall ile James Bond sinemalara hızlı bir dönüş yapıyor.
Serinin yaratıcısı Ian Fleming'in favori şehri olan İstanbul, 3. kez James Bond'u ağırlıyor. Skyfall aksiyonu bol bir İstanbul sekansı ile başlıyor. Türkiye'deki (İstanbul, Adana, Fethiye) çekimler süresince James Bond gündemimizi ve haberlerimizi çok meşgul etmişti hatırlarsınız. Şimdi bu haftalar süren patırtının 20 dakikaya nasıl yayıldığını görme fırsatı elde ediyoruz. Tanıdık mekanlarda bir James Bond macerası izlemek güzel bir duygu. Özellikle Türk Bayrağı'nı büyük bütçeli Hollywood filminde görmek.. Şehir, Takip: İstanbul filmindeki gibi değil, daha normal ve doğal hali ile gösterilmiş. Bu yüzden filmde Türkçe kelimeler hatta argo bir kelime bile duyuluyor.
Aksiyon sahneleri önceki Bond filmleri gibi ön planda tutulmuyor Skyfall'da. Birinci öncelik hikaye ve senaryo. Bu hikayenin tamamlayıcı unsurları ise etkileyici aksiyon sahneleri, müzikleri ve birbirinden ünlü oyuncuları barındıran kadrosu. 50. yıla yakışır bir titizlik gösterildiği ortada.
Gitgide daha bir 'normal insan' yanını gördüğümüz James Bond, Skyfall ile bizden biri olup çıkıyor. Ölüp diriliyor, yanlış seçimler yapıyor, çuvallıyor, başarısız oluyor.. Tabii sonrasında toparlıyor ama ilk defa bir James Bond filminde anti kahraman unsurlar daha çok ön plana çıkıyor. James Bond'da insan.. Vurulabilir, ıskalayabilir, duygusal hazlar ve değişik psikolojilerde bulunabilir. Bir nevi son Batman üçlemesi gibi.. Hikayesi ve felsefesi ile süper kahraman filmlerinden farklı bir duruşu olan Kara Şövalye, Batman'e de farklı bir soluk getirmişti. James Bond serisi de Casino Royal'den itibaren daha farklı bir çizgide duruyor önceki Bond filmlerine göre. Sadece soluksuz aksiyon izlemiyor, daha bir felsefik, daha realist bir yaklaşım görüyoruz.
Hazır Batman benzetmesine girmişken Javier Bardem'in karakteri Silva da bir bakıma Joker'e benzetilebilir o zaman. Özellikle tavrı ve tarzı.. Bu zamana kadar James Bond filmlerindeki en 'farklı' ve en 'başarılı' kötülerden biri. Zaten Bond filmlerinde kötü karakter ve yaptıkları gerçek dünyada yaşananlar ile bir paralellik sergiler. Burada da bir intikam hırsı, bu uğurda gözü kara bir kötü adamı izliyoruz. Javier Bardem usta bir oyuncu ve bir kez daha kendini ispatlıyor.

Filmin yönetmeni Amerikan Güzeli ile övgüler toplayan Sam Mendes, özellikle filmi teknik olarak değerlendirirken farkını belli ediyor. Filmin planları büyüleyici.. Gerek Türkiye'nin, gerekse Çin'in perdede akışı Sam Mendes tarzını yansıtıyor. Herkes sahne akışını bu şekilde, plana odaklı işleyemez. Ama geri kalan kısımla, bir bütün olarak ele alırsak filmi, klasik Bond filmlerinden pek farklı olduğu söylenemez. Hikayeyi al, bir kaç aksiyon sahnesi ekle, ikide Bond kızı.. Tamam film hazır. Sam Mendes'de bu izden gidiyor ve daha önce aksiyon filmi çekmemiş yönetmenin bu ilk işinde epey başarılı olduğu söylenebilir. İmkanların ve bütçenin el verdiği sürece James Bond zaten bir şekilde çıta atlamaya devam edecektir.
Sonuç olarak, James Bond bir kez daha fırtına gibi esiyor beyazperdede. Aksiyonu kadar mizahı da bol içerisinde.. En iyi Bond filmi denemez belki ama listenin üst sıralarında olacağından şüphem yok. Kısaca, gayet başarılı ve vaadini fazlasıyla yerine getiren bir film Skyfall. İmkanınız varsa bu filmi IMAX sinemasında izleyin. Filmi izlemiyor resmen bir parçası oluyorsunuz.. Not: Daniel Craig'i iki kere daha James Bond olarak izleyeceğiz önümüzdeki senelerde. Böylece bu uzun soluklu serinin en az iki filminin daha çekileceğini söyleyebiliriz. (8.5/10)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder