Bilindik Bir Kayıp

Hollywood'un gözde yıldızlarından biri haline gelen Amanda Seyfried yine bir gerilim ile karşımıza çıkıyor. Amerika'da geçtiğimiz kış sezonunda sinemalarda oynayan ve yaz başında ev sinemasında yerini alan Kayıp / Gone, ülkemizde yaz blockbusterları arasında vizyon şansını deniyor. 
      
Jill (Amanda Seyfried) bir sene önce bir seri katil tarafından kaçırılmıştır. (Ya da öyle olduğunu iddia etmektedir.) Şans eseri seri katilin (!) elinden kurtulan Jill, tedavilerle hayatına devam eder. Polis tarafından yakalanamayan katil, Jill için geri döner ve bu sefer O'nun yerine kız kardeşi Molly'yi kaçırır. Polisi bir türlü kendine inandıramayan ve ikna edemeyen Jill ise herkesi karşısına alarak kardeşini kurtarmaya çalışır.
     
Aslında film o kadar bilindik bir konuya sahip ki her sahne 'daha önce bir yerlerde görmüştüm' hissi yaratıyor. Biraz Angelina Jolie'nin Ajan Salt'ını, biraz Kaçak dizisini, biraz da Cennetimden Bakarken trajedisinin benzerini harmanlamışlar, olmuş gerilim filmi Kayıp / Gone. Ama ana tema kesinlikle Ajan Salt. Çünkü kendisine bir türlü inandıramadığı dedektiflerin Jill'in peşine düşmesi ve çabanın iki kata çıkması bu yönden epey benzerlik gösteriyor. Polisten mi kaçacak, katili mi durduracak? Kendini mi aklayacak? Nedir bu bitmek bilmeyen çile..? 
       
Bundan sonraki kısım Spoilers / Sürpriz Bozanlar içermektedir. Filmi izlemeden okumamanız tavsiye edilir. O yüzden sonraki paragrafı atlayıp okumaya devam edebilirsiniz.
    

Daha film başlarken yönetmen seyirciyi filmin içine çekebilmek için epey ucuz yöntemlere başvuruyor. Ama transparan duş perdesinin arkasında, muhteşem fiziği ile yıkanan baş karakterin çabasına rağmen bu konuda pek başarı sağlanamıyor. İttirme diyaloglar da cabası.. Çünkü film boyunca yanlış bir taktik uygulanıyor ve bütün kartlar açık oynanıyor. Sürpriz bekliyorsunuz ama yok. Kızımızın daha önce akıl hastanesinde yatmış olması gözümüze gözümüze sokuluyor ama her ne kadar inanmak istesekte yaratılmaya çalışan 'Acaba kız uyduruyor mu?' havası başarı sağlamıyor. Bir sürü soru havada asılı kalıyor. Ve verilen bir kaç cevapta hiç tatmin edici olmuyor.. Bunun ise tek nedeni seyircinin 'aptal' kabul edilip film boyunca ciddiye alınmıyor oluşu.. (iPhone'un bir türlü takip edilemeyişi, polislerin ve dedektiflerin bile aptal oluşu, çelişkiler ve bunun gibi bir sürü detay..)
   
Spoilers / Sürpriz Bozanlı içeriğin sonu..
    

Kayıp / Gone'ın bir başka kusuru ise arada kalmış oluşu. Bir gerilim filmi için yaş sınırını aşağıda tutmak adına şiddetin dozunun azaltılması filmi ne iyi bir gerilim yapıyor ne de normal bir drama düzeyinde tutuyor. Geren, zıplatan yerleri yok mu filmin? Tabii ki var.. Aynı, bilindik şekilde ama.. Tüm bunlara rağmen Amanda Seyfried'in oyunculuğu gayet başarılı. Daha iyi filmleri hakettiği ortada..
     
Brezilyalı yönetmen Heitor Dhalia'nın bu ilk Hollywood projesi ve şimdilikte son gibi duruyor. Nitekim ortada kayda değer bir eser yok. Aslında böylesine klişe bir hikayenin standart bir anlatımla beyazperdeye uyarlanması Amanda Seyfried'da dahil kimseye yaramıyor. Ne yazıkki bu bilindik hikaye, bu zamana kadar vizyona girdiği ülkelerde de gerekli ilgiyi görmüyor ve bütçesinin çok altında bir hasılatla, hanesine 'zarar' ibaresini çekerek, unutulmaya yüz tutuyor.
    

Kısaca, Kayıp / Gone bir kaç gerilimi yüksek sahnesi hariç yeni bir şey sunmuyor. Ne bir sürpriz, ne bir şaşırtıcı final, hiçbir şey yok. Bir tek sarışın, mavi gözlü güzel aktris Amanda Seyfried için izlenebilir ki O'nun için bir film izleyecekseniz size yine bir gerilim olan Chloe filmini önerebilirim. En azından 'görsel' açıdan epey bir değer..
      
Sonuç olarak; bu hafta sinema tercihinizi Kara Şövalye Yükseliyor'dan yana kullanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu 1.5 saatlik, orta karar drama-gerilim filmini ise evde, arkadaş grubu ile boş vakti doldurma amacıyla kullanabilirsiniz.    (5/10)