Her ABD seyahatimde olduğu gibi bu sefer de gezimi batı yakasının en güzel şehirlerinden biri olan San Francisco ile taçlandırmaya karar verdim. THY bir seneden fazladır San Francisco'ya direk uçuşlara başladı. Yaklaşık 13 saat süren bir yolculukla San Francisco'ya varabilirsiniz. (Ben önce Chicago'ya uçtuğum için sadece dönüşü yaklaşık 14 saatlik bir uçuşla gerçekleştirdim.)
San Francisco'da dolu dolu 1 hafta geçirmeden önce buranın olmazsa olmazlarını bir sıralayalım ki günlük gezilerimizi bunların etrafında şekillendireceğiz.
1. Golden Gate Köprüsü (San Francisco'nun simgesi olan turuncu renkli köprü.)
2. Alcatraz (Körfezin ortasında bir zamanlar hapishane olarak kullanılmış ada)
3. Cable Cars (San Francisco'nun meşhur yokuşlarını aşan toplu taşıma için kullanılan tramwaya benzer kablo arabaları.)
4. Coit Tower (Seyir terası kulesi)
5. Lombard Street (8 virajla inilen yokuş ve bahçeleri)
6. Golden Gate Parkı ve De Young Müzesi
7. Çin Mahallesi
8. 'Painted Ladies' Evleri
9. Fisherman's Wharf & Pier 39 (Liman ve sahil kıyısı)
10. Tarihi Feribot Binası
Bu yukarıdaki 10 maddeyi gezdiniz mi bilin ki San Francisco & Downtown gezinizi tamamlamışsınız demektir. Bunu ister 3 günde yapın, ister 10 günde.. Süresi tamamen size bağlı. Bence en ideali; bir hafta.
Her zaman olduğu gibi bu gezimin öncesinde de gerekli araştırmaları yapmış, rezervasyonları tamamlamış olarak San Francisco'ya adımımızı attık. 4 kişiydik ve taksilere para bayılmaya niyetimiz olmadığı gibi trenle de uğraşmaya halimiz yoktu. İşte teknolojinin nimetlerinden faydalandığımız ilk an da bu oldu. UBER... Telefondaki aplikasyon ile UberXL bir araç çağırıp hem koca valizlerimizle tek araca sığmış hem de otelimizin kapısına kadar ulaşmış olduk.
Otelimiz Nob Hill'in tepesinde olduğu için ve odamız en üst katta olduğundan dehşet bir manzara ile karşı karşıyaydık. Manzara meraklısı biri olarak odadan hiç çıkmasam tüm gün downtown SF'ya bakarak ve kahve içerek günü geçirebilirdim. Ama tabii ki o manzara eşliğinde uykuya dalmanın ya da uyanmanın da tadı bambaşkaydı. Bu yüzden yüksek katları seven biri olarak bu ayarı önceden çekmiştim tabii.
Her Amerika şehrinde olduğu gibi San Francisco sokakları da bloklardan oluşuyor. Tüm yollar birbirine dik ve paralel olduğu için kare kare bloklardan yer yön bulması çok kolay oluyor. Tek sıkıntı yokuşlar. Kimi zaman 30 dereceyi aşan yokuşlarda tırmanması biraz yorabiliyor ama yine de bir şehir en güzel yürüyerek geziliyor. Keza biz de kendimizi yürümeye hazırladığımız için MUNİ Paso almadık. Ama tüm toplu taşımalarda geçen bu MUNİ pasoları 3 günlük, 7 günlük gibi seçeneklerde satın alıp otobüslere metroya inip binebilirsiniz.

Altına Hücum dönemini duydunuz mu hiç? San Francisco'yu büyüten ve geliştiren dönem bu Altına Hücum dönemi oluyor. Altın için bölgeye akın eden insanlar yerel pazarların gelişmesine katkıda bulunuyor. Levi's kotları işte tam da bu dönemde çıkıyor ve şimdi dünyayı kasıp kavuruyor... Şahsen çok aradım altın ama San Francisco'da rastladığım tek altın City Hall'un çatısındaki kaplamadaydı.

Sıra geldi bu güzel şehri gün gün gezmeye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder