Seçili Fragman

2 Aralık 2011 Cuma

American Channels vs. Türkiye Kanalları

Çok ilginç bir milletiz vesselam. Neden mi? TV başında geçirdiğimiz süre ortalama 5 saat çünkü. Az buz bir süre değil bu 5 saat. Ayda 150 saat, yılda 1800 saat eder. Yani 1 yılda biz yaklaşık 75 günlük bir dönemimizi TV karşısında geçiriyoruz. Boşa harcanan vakit yani. Uzmanlara göre günde 2 saatten fazla TV karşısında olmak çeşitli hastalıklara yol açıyor. Başta da obezite.. Bakınız: Amerika, ve obezite konusunda Amerika ile yarışacak hale gelmiş Türkiye.
                   
Neyse sağlık boyutunu bir kenara bıraktım neden bu kadar çok TV izliyoruz diye ufak bir araştırma yaptım. Benim yorumum ile, Amerika ile karşılaştırılmalı sonuçlar şu şekilde:


- Prime-time denilen en çok TV izlenen zaman saat 20:00 ile 23:00 arası ülkemizde. Bu süreyi de hemen hemen tüm kanallar bir dizi ile dolduruyor. Amerika'da ise prime-time zamanı saat 18:00 ile 21:00 arasıdır. Bu süreye bir çok drama dizisi, komedi dizisi, yarışma sığdırılır.

- Bizimkiler 90 dakika çekilen diziyi reklamlar ve özet derken 3 saati aşkın bir süreye yayarken Amerikalılar dramaları 40, sitcomları ise genelde 23 dakika ile sınırlandırıyorlar. Yinede her iki toplumda da bir şekilde seyirciyi uzun süre televizyon karşısında tutabiliyorlar.

- Yarışma programları Amerikada genelde çok hızlı bir şekilde 1 saate sığdırılırken bizde ise yaklaşık 3 saatlik süreye, bıkkınlık verene kadar yayılıyor. Son örnek; Survivor. Amerikan Survivor haftada 1 gün genelde 1 saatlik sürede yayınlanıyor. Bizde ise 3 saatlik program 3 günü kapatıyor. Kusana kadar Survivor izlettiriyorlar yurdum insanına..

- Amerikan dizileri yüksek bütçeli ve hızlı ilerleyen olaylardan meydana geliyor. Bizim dizilerde ise 90 dakikanın en az 30 dakikasını bakışmalar kapsıyor. Genelde acıtasyon dizilerimiz revaçta olduğunu düşünürsek melül melül bakışların haddi hesabı yoktur ekranlarda.

- Amerika'da dizi özetleri 2 dakikayı geçmez ve ilgili olayları kapsayacak şekilde, herhangi birkaç önceki bölümlerden alıntı içerir. Bizde ise özet adı altında bir önceki bölüm bir kaç sahne harici tekrar oynatılır.

- Sansür konusunda ulusal kanalların hepsi aynı uygulamayı yapmaktadır iki ülkede de. Ama Amerika'da paralı kanallara karışılmaz. Nitekim HBO, Showtime gibi kanallar çok iddialı yapımlara imza atarlar. (Sex and the City, True Blood, Spartacus gibi) Parasını bastıran istediğini izler mantığı ile hareket eden bu kanallarda çıplaklık, seks, şiddet, uyuşturucu kullanımı her türlü teşhirciliği ile ekrana yansıtılır. Bizim de fazla seçeneği olmayan Digiturk, parasını ödediğimiz kanallarda bile sigaraları buğulamakta, 120 dakikalık bir filmi rahatça kuşa çevirmektedir. Son örnek; Moviemax Premiere kanalında yayınlanan Koku filminin son 15 dakikası komple kesilmiştir. İzleyen bilir o sahneyi.. Ama bunun nedeni tamamen RTÜK ile alakalı bir durum, anlıyorum.

- Her iki ülkede de reklamlar yeterince sinir bozucu ve salakça vakit kaybıdır. Eee napsın kanallar.. Gelirlerini öyle sağlayabiliyorlar anca.. O yüzden reklamları izlemeye devam.. Ama Amerika'da PVR sistemi çok geliştiği herkes programını kaydedip izliyor. İzlerken reklamları patır patır atlıyor. Orada bir de çok dakik bir şekilde yayınlandığı için tüm programlar kayıt konusunda sıkıntı olmuyor. Bizde ne mümkün..

- Amerika'da her kanal HD yayın yapmaktadır. Bizde ise ATV'nin komple HD yayına geçen versiyonunu gördüm. Show TV hala sadece dizileri HD yayınlayabilmekte. Digiturk'te hala Aydın Doğan vs. Mehmet Emin Karamehmet anlaşmazlığı sürdüğü için Kanal D ve Star'ın HD yayını yoktur.

Şurası bir gerçekki TV teknolojileri konusunda her ne kadar tüm dünya ile aynı seviyede olsak ta yayın teknoloji konusunda geriden ilerlemeye devam ediyoruz. HD televizyonların bile eskidiği günümüzde kanalların eski tip yayınlarında, kutuplardan basık ekvatordan şişkin insan manzaraları izlemeye bir müddet daha mecburuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder