Seçili Fragman

30 Aralık 2011 Cuma

Mutlu Yıllar

Son bir kaç senedir Hollywood tarafından önümüze sunulan, bol yıldız oyunculu romantik komedilere artık alıştık. Konu her zaman aynı; hayatları bir şekilde kesişen, bir grup insanın kısa hikayeleri. İşte bu türün son örneği Yılbaşı Gecesi / New Year's Eve tam da 2012'ye girmemize 2 gün kala ülkemizde vizyona girdi.

İki sene önce Sevgililer Günü / Valentine's Day filmini önümüze sunan ekip bu sefer yılbaşı merkezli bir film ile karşımıza çıkıyorlar. Senarist bir kez daha Katherine Fugate. Yönetmen koltuğunda yine, filmografisi komedi ve romantik-komedi filmlerden oluşan Garry Marshall oturuyor. Özel Bir Kadın / Pretty Woman ile türün önemli yönetmenleri arasına giren Garry Marshall, maalesef aynı başarıyı yıllar geçtikçe yakalayamıyor. 2000'lerin başında Julia Roberts ile Richard Gere'yi tekrar buluşturması da pek işe yaramamıştı. Özellikle popüler oyuncuların isimleri ile bir yerlere gelmeye çalışan filmleri 'çerezlik' dediğimiz Hollywood romantik komedilerinin başını çekiyor. 2010 yılında izlediğimiz Sevgililer Günü'de aynı böyle bir filmdi. Onlarca Hollywood yıldızı, basit ve kısa hikayeciklerin içerisinde kaybolup gidiyordu. 
                        

Gelelim yeni film Yılbaşı Gecesi'ne.. Öncelikle şunu belitmeliyim ki film ne kadar kötü olursa olsun türe karşı her zaman bir sempatim olmuştur. Özellikle eleştirmenlerin yerden yere vurduğu bu yapımlar benim için 'nefretlik' kategoriye asla girmez, giremez. Bu filmlerin avantajı; anlık hazlar yaşatıp, salondan çıkınca akılda pek bir şey bırakmamasıdır. 

Yönetmen Garry Marshall bir kez daha kendi stilini konuşturuyor filmde. Oyuncuların bir kısmını Sevgililer Günü'nden hatırlayınca sanki devam filmi gibi geliyor insana. Yukarıda yazdığım gibi Sevgililer Günü'de sadece kadro ile akılda kalıp hikayesi unutulan filmlerden biriydi. Böyle olunca karakterler farklı bile olsa sanki o filmin devamı gibi geliyor Yılbaşı Gecesi. 

Çekimler ve teknik aynı.. Daha önce seyrettiğimiz bu tarz filmlerden / Sevgililer Günü'nden farkı yok. Özellikle parça parça tanıklık ettiğimiz hikayeciklerin, ara ara kesişmesinin verdiği duygu aynı. Senayo maalesef çok başarılı değil. Romantik komedi klişelerinin tamamı var bu filmde. Kısaca Sevgililer Günü'nün düştüğü durum resmen tekrarlanıyor bir kez daha senarist tarafından. 

Oyuncular saymakla bitmez filmde. Hepsinin kısa ama hemen hemen eşit rolleri var. Herkesin tanıdık sima olması filmi inandırıcılıktan çıkarsa da ünlü oyuncuları aynı kadrajda görmek seyircinin hoşuna gidebiliyor. Robert De Niro, Halle Berry, Hillary Swank, Sarah Jessica Parker, Jon Bon Jovi, Josh Duhamel, Katherine Heigl, Zac Efron, Michelle Pfeifer, Jessica Biel, Ashton Kutcher, Abigail Breslin, ve niceleri  kadroda yer alıyor. Örneğin; Sex and the City'nin fenomen kadını Sarah Jessica Parker'a rolü oturmamıştı. Bunun nedeni de üzerine yapışan 'Carrie' hali. Michelle Pfeifer'a da karakteri yakışmamıştı. Ashton Kutcher ise aynı iticilikteydi. Bunların aksine en favorim; Katherine Heigl ve zorlama diyalogları oldu. Zaten bu filmlerin en büyük başarısı bu isimlerin hepsini bir araya getirmek değil mi?

Filmin oyuncu kadrosundan sonra en çok beğendiğim kısmı müzikleriydi. Başarılı bir müzik seçimi ve soundtrack çalışması yapılmış. Zaten oyunculardan birinin Jon Bon Jovi olması ve bazı şarkıları bizzat kendinin seslendirmesi filmi bir adım öne taşıyor. 

Hoşuma giden bir kaç sahneden de bahsetmeden geçemeyeceğim: Times Square'in atmosferini birebir yaşamış biri olarak oradaki sahnelerin tamamı bana etkileyici geldi. Robert De Niro'nun sahneleri duygusallığı arttırırken Jessica Biel ile hamilelerin rekabeti yüzleri gülümseten cinstendi. Hillary Swank ile Josh Duhamel'in saatin altından geçtikleri sekans filmin en hoşuma giden anıydı. Ama bir itirafta bulunmak istiyorum: Filmden sonra jenerikle beraber gösterilen çekim hataları, filmden daha eğlenceli ve komikti.   

Yılbaşı Gecesi sempatik ve hoş bir film. Aynı önceki örneklerinde de olduğu gibi sinematografi olarak çok başarılı olamasa da seyirciye pozitif duygular vermeye çalışıyor. 2 saatliğine izleyiciyi yılbaşı büyüsüne kaptırırken yıldızlar geçidini de sunmayı ihmal etmiyor. Şahsen bu tip filmleri her zaman sevmiş biri olarak bir kez daha memnun ayrıldım sinemadan. Asla vasat diyemem ama filmi kurtaran olayın sadece oyuncular ve müzikler olduğunun bir kez daha altını çiziyorum. (8.5/10)

Filmi izlenebilir kılan etmenlerden biri de Kent Meydanı Avşar Sineması'nın o sıcak atmosferiydi. Sherlock Holmes'u da izlediğim Salon 4'te izledim bu filmi ki favori salonlarımdan biri.. Tavsiye ederim.

Umarım 2012, 2011'den çok daha güzel bir yıl olur herkes için. Sağlıklı, mutlu, huzurlu nice senelere.. MUTLU YILLAARR !!!!  Happy New Year..  ;)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder