Seçili Fragman

26 Ocak 2013 Cumartesi

Pi'nin Kaplanla 3 Boyutlu İmtihanı

Oscar Ödüllü yönetmen Ang Lee, Yann Martel'in çok satan kitabı Pi'nin Yaşamı / Life of Pi 'yi müthiş bir görsellikle sinemaya uyarlıyor. Herkes bir konuda hem fikir; ''Avatar ve Hugo'dan sonra muhteşem bir 3 boyut deneyimi daha sinemalara geliyor.'' Nitekim Steven Spielberg'in 12 dalda Oscar adayı olan Lincoln'ünü 11 adaylıkla Pi'nin Yaşamı takip ediyor. Bu 11 dalın içerisinde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü, En İyi Müzik gibi kategoriler de mevcut.
      
Pi'nin Yaşamı, adı üzerinde Hintli Pi isimli bir adamın hayatını anlatıyor. Aslında bir yetişkin olan Pi hayatını, kendisini ziyarete gelen ve ilginç hikayesini kitaplaştırmak isteyen bir yazara anlatıyor. O anlatırken bizde o günlere gidip izliyoruz bu görsel şöleni.
     
Pi'nin Yaşamı, dinsel öğeleri de görsellikle harmanlarken ayarı fazla kaçırmıyor. Özellikle Pi'nin kendi içerisindeki dinsel arayış ve inanç, herkesin içinden geçenle bir bakıma örtüşüyor. Bu durum itici olmaktan daha çok, kitabın ruhunu da yansıtmak için ideal bir motif oluyor. Herkes zor anlarında inandığına sığınmaz mı sonuçta? 
     
Filmin ilk bölümünde Pi'nin gerek dinsel, gerek hayatsal, kendi inançlarına ve arayışlarına tanık oluyoruz. Okul hayatı, ev hayatı, ailesi, ismi, babasının işi, vs. kapsayan iyi yazılmış bir senaryo, mükemmele yakın bir anlatım diliyle beyazperdeye aktarılıyor. Akabinde yaşanan bir gemi kazası ve ailesini kaybeden Pi'nin kurtarma sandalında, bir kaplanla başbaşa kaldığı kısımlar masalsı bir anlatım ve büyüleyici bir görsel şölenle yansıtılıyor. İster istemez hikayenin içine girerek ve merak ederek takip ediyoruz filmi. Hem izliyor, hem düşünüyor hem de sorgulamaya başlıyor insan.. Sürprizi bozmamak adına final kısmına pek değinmek istemiyorum ama film bitince herkesin kafasında şu soru oluşuyor: Peki siz hangisine inanmak istersiniz?
    
Kitapları okumuş biri için bile iyi bir uyarlama iken finalin biraz aceleye getirildiği açık. Anna Karenina gibi bir toparlanma çabası görmüyor ve filmin büyüleyici atmosferine o kadar kapılıyorsunuz ki bu durumu farketmek mümkün dahi olmuyor. O yüzden hikayeye hakim biri için bile bir kusur gibi görünmüyor. 
    
Filmin Altın Küreli tema müzikleri ve şarkılarının da filmin kendisi kadar etkileyici olduklarının altını çizmek isterim. Bu dalda Oscar heykelciğini de kapacak mı göreceğiz..
      
    
3 boyut deneyimi gerçekten 2012'nin en iyisi gibi duruyor. Görüntülerdeki netlik, sinematografi, o planlar.. Hani anlatılmaz yaşanır denir ya, ondan işte.. Kısaca film teknik anlamda sınırları zorluyor. Burada Ang Lee'nin imzası büyük bir etki taşıyor. Her ne kadar bir kitap uyarlaması da olsa yıllar önce Peter Jackson'ın Cennetimden Bakarken / The Lovely Bones'da yapamadığını yapıyor ve o atmosferi başarılı bir şekilde yaratıyor. Denizdeki o canlılar, balıklar, yaratıklar, tam tersindeki yıldızlar, gökyüzü ve bu ikisinin arasındaki kaplan ve Pi.. Simgeler ve metaforlar.. Mucizeler ve inanç.. Hepsi Ang Lee'nin elinde hayat buluyor ve perdeye yansıyor..
      
Pi'nin Yaşamı hala sinemalarda ve bu sinemasal dünyayı muhakkak sinemada, 3 boyutlu olarak izlemenizi tavsiye ederim. Yılın kesinlikle en iyilerinden biri de Pi'nin Yaşamı / Life Of Pi..     (9/10)
      
     


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder